Emir Faruk Uzunpınar

Telefon

0850 304 0 375

Email

emirfarukuzunpinar@gmail.com

Telefon

0850 304 0 375

Email

emirfarukuzunpinar@gmail.com

Çanakkale GEÇİLMEZ..!

2021-03-29

Çanakkale destanı nasıl ölümsüzleşti?

İşte 18 Mart Çanakkale Zaferinin öyküsü

Çanakkale Zaferi 106. yılında da unutulmadı. 18 Mart’ta yaşanan ve bir asrı geçkin bir başarı öyküsü… Milli birlik ve beraberliğimizi taçlandıran, Çanakkale’nin geçilmeyeceğini tüm dünyaya kanıtlayan kutlu zaferin yıl dönümü.’Çanakkale Geçilmez’ sözünün tarihe yazıldığı gün olan 18 Mart 1915, Türk tarihinde bir askeri zafer olmaktan öte inanç, azim ve dayanışma ile örülmüş bir destanın yaradılış tarihidir. İşte destan yazdıran Çanakkale Zaferi’ne dair yaşananlar ve tarihe düşen notlar…

18 Mart Çanakkale Zaferinin anma törenleri corona virüs önlemleri nedeniyle bu sene görkemli bir şekilde yapılamadı. Tarihin akışını değiştiren ve Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini ateşleyen bu büyük zafer, vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Çanakkale Zaferi, Türkiye’de Atatürk anıtlarına ve Şehitliklere çelenk koyularak kutlanırken vatandaşlar 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili tarihi notları merak edip araştırmaya başladı. Türkiye’nin kaderini değiştiren, Çanakkale’nin geçilmeyeceğini tüm dünyaya kanıtlayan 18 Mart Çanakkale Zaferinin üzerinden 106 geçti… İşte Çanakkale destanının yazılmasına dair tarihte yaşananlar…

‘ÇANAKKALE GEÇİLMEZ’

Bu olay savaşın seyrini değiştirdi. 18 Mart günü Türk askeri, var gücüyle direndi ve vatan sevgisiyle savaştığı işgalcileri püskürttü. Denizde bozguna uğrayan düşman kuvvetleri, bu kez Çanakkale’ye karadan girmek istedi.

Karşılarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk birlikleri vardı. 25 Nisan 1915 sabahı tarihin akışını tamamen değiştiren ‘Çanakkale Kara Savaşları’ başladı. Önce Anafartalar, sonra Conkbayarı Zaferleri geldi. Düşman kuvvetleri çekildi. “Çanakkale Geçilmez’ sözü tüm dünyaya kanıtlandı.

Tarihler 1915 yılının 18 Mart’ını gösteriyordu. İstanbul’a karadan değil de denizden daha kolay ulaşılacağını düşünen İngiliz ve Fransızlar rotalarını Çanakkale Boğazı’na çevirdiler. O dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak Çanakkale Boğazı’na girdi. Türk kıyı gözetleme postalarının o güne kadar gördüğü en fazla gemi Boğaz’a yaklaşıyordu. 18 muharebe gemisi, refakat kruvazörleri ve mayın aramatarama gemilerinden oluşan yüzden fazla gemi sayıca yetersiz Türk donanmasına doğru ilerliyordu.

Donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile Inflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu. İkinci grupta ise İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, Irresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu. 18 Mart sabahı düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu ve gemiler Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos tabyamızın bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu.

Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Türk tabyaları, boğazı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Inflexible, Irressitible gemileri de büyük hasar gördü. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralar alarak geri çekilmek zorunda kaldı. İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini büyük kayıplar vererek bu şekilde öğrenmiş oldular.

‘SİZE TAARRUZ ETMEYİ DEĞİL ÖLMEYİ EMREDİYORUM!’

Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çanakkale’de taarruz emrini şu sözlerle verdi: “Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak veya ölmek azmiyle harekete hazır olduğu taarruzdur. Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.”

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bir tümsek, Anadolu’nda,

İstiklâl uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed’in düşmanı boğduğu sele

Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin

Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmeddin Halil Onan

Geçtiğimiz sene Çanakkale ile ilgili bir konferansa katılan Türk Tarihçi Akademisyen İlber Ortaylı, 18 Mart’taki Çanakkale Zaferi ile ilgili bir iddiada bulunmuştu. Ortaylı, ‘Çanakkale geçilmez’ sözünün bize değil İngilizlere ait olduğunu açıklamıştı.

İşte Ortaylı’nın o açıklaması:

“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ LAFINI BİZ DEĞİL İNGİLİZLER SÖYLEDİ”

“Savunma bizim işimiz. Alman generaller Türk ordusunun başında bir bela. Bunların bazıları daha akıllıca adamlardır. Yabancı orduların komutanlarına orduyu teslim etmek çok akıllı bir iş değildir. Ön tarafta Fransızlar, ‘Efendim biz kıyıları, Geliboluyu döveriz, siz ilerlersiniz, karaya da siz çıkarsınız.’ dediler. Bayıldılar buna ama iş öyle olmadı. Fransız donanması çok ağır kayıplar verdi. 3 gemi tamamen saf dışı kaldı. Elizabeth bile yara alıp çekilmek zorunda kaldı. Dolayısıyla ‘Çanakkale geçilmez’ lafı oradan kaldı. ‘Çanakkale geçilmez’ lafını diyen biz değiliz. İngiliz Harp Kabinesi buna karar verdi, ‘Gelibolu ve Dardanel’ geçilmez dendi.”

18 mart|çanakkale anma|çanakkale geçilmez

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir